in there

hang in there

sebat etmek, yılmamak, dayanmak, direnmek, cesaretini yitirmemek.

if there is danger in delay

gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda Zarf, Hukuk

if there is danger in delay

gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Zarf, Hukuk

there is a bend in the road

yolda viraj var

there is a nip in the air

hava sert

there is no point in waiting

boşuna beklemek Fiil

There is no sense in ...ing.

...menin alemi yok. Cümle

There is no sense in ...ing.

...menin anlamı yok. Cümle

There is no sense in ...ing.

...menin manası yok. Cümle

There was not a dry eye in the room

Odada ağlamayan yoktu.

There were giants in those days

Atalarımız bizden çok üstün kimselerdi.

There's as good fish in the sea as ever came out of it

Amasyanın bardağı, biri olmazsa bir daha. Sıfat

There's method in his madness

Göründüğü kadar deli değil.

there's more in it than meets the eye

işin altında iş var; daha bilinmeyen gerçekler/sebepler var.

there's no harm in an occasional drink

ara sıra tek bir kadehin zararı yok

There's no point in ...

...'in bir anlamı yok.